“(…) bazı koşullar altında sanat –ki toplumsal gerçekliği yansıtmakla kalmayıp, toplumu eleştirir, dolayısıyla onu kurar–  toplumdaki hastalıkların teşhisine ve tedavisine elverişli olur.”

Arnold Hauser,

“Society as the Product of Art”

 

İnsanın faaliyetleri aracılığıyla dünya sistemine telafi edilmez biçimde etki ettiği Antroposen Çağı’nda, sanatın kişi ve toplumlar üzerindeki dönüştürücü etkisini başka bir gözle değerlendirmemiz önemli. Çünkü sanat, karşımıza sürekli çıkan verilerin, istatistiklerin, raporların ötesinde; karşı karşıya olduğumuz kompleks sorunların altında yatan duyguları ve çelişkileri görünür kılarken, empati kurmayı kolaylaştırarak ve insanların kalplerine, zihinlerine, hayal güçlerine dokunarak değişime elverişli ortamı kurabilir. 

Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları altında toplanmış karmaşık küresel sorunlarımızın çözümüne yönelik harekete geçmek üzere eylem on yılındayız. Başta iklim krizi [SKA 13] ve etkileri olmak üzere karmaşık küresel sorunlarla mücadele için değişim, değişim için eylem şart. Bu, kültürümüz ve yaşam kaynaklarımızın tehdit altında olduğu dünyamızda tek sağ kalma yolumuz. 

Co-Art Co-Act proje sürecinde sanat; antroposen çağında eyleme geçmemizi teşvik eden, kolaylaştıran, ivmelendiren bir güç niteliğiyle ele alınıyor.

Üniversite koridorlarında her birimizi farkettirmeden eğitime tabi tutan sanat eserlerinden oluşturulan bu seçki ve beraberinde gerçekleşecek konuşmalar ve atölyelerle, ortak geleceğimizi şekillendiren kompleks sorunlara dair aramızda canlı bir diyalog başlatabilir, kolektif eylem için yeni ortaklaşmalar [SKA 17] ortaya koyabiliriz.